Meşru Müdafaa Nedir? Şartları ve Sınırları

Meşru Müdafaa Nedir?

Meşru müdafaa TCK’da ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler başlığı altında sayılmış bir hukuka uygunluk nedenidir. TCK m. 25’e göre, bir kişinin gerek kendisine gerekse başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen yahut gerçekleşmesi – tekrar etmesi pek muhtemel olan haksız bir saldırıyı defetmek amacıyla somut olayın özelliklerine göre saldırı ile orantılı bir fiil işlenmesine meşru müdafaa (meşru savunma) denilmektedir. Bir somut olayda hukuka uygunluk nedeni olan meşru müdafaanın varlığının kabul edilebilmesi için aranan şartlar bulunmaktadır.

Meşru müdafaa şartları nelerdir, meşru müdafaa sınırın aşılması ne demek, meşru müdafaa cezası nedir, bu soruların yanıtı yazımızda…

Meşru Müdafaa Halinde Kişiye Ceza Verilir Mi?

Meşru müdafaa hali hukuka uygunluk nedeni sayıldığı için bu durumda kişiye ceza verilmemektedir. Ancak bunun için meşru müdafaanın uygulanması için gerekli şartların tamamının sağlanıyor olması gerekmektedir. Yani burada asıl olan kişiye meşru müdafaa halinde ceza verilmemesi durumudur. Meşru müdafaada sınırın aşılması halinde ise bu cezasızlıktan yararlanılamamaktadır. Meşru müdafaa cezası olayın kapsamına göre değişmektedir.

Meşru Müdafaanın Şartları Nelerdir?

Meşru müdafaa halinin var sayılabilmesi için hem saldırıya yönelik hem de savunmaya yönelik sağlanması gereken koşullar bulunmaktadır. Meşru müdafaa şartları:

Saldırıya İlişkin Koşullar

  • Bir Saldırı Bulunmalıdır: Öncelikle hukuken korunan bir hakka karşı saldırı niteliğinde bir eylemin gerçekleştirilmesi meşru müdafaa şartları arasındadır. Söz konusu saldırının suç teşkil etmesi şart değildir. Bir suç fiiline karşı meşru savunma yapılabileceği gibi hukuka aykırı herhangi bir fiile karşı da meşru müdafaa yapılabilmektedir. İlgili saldırının şahsi cezasızlık nedenleri ile cezalandırılmıyor olması da önemli değildir. Haksız bir saldırı olması bu bakımdan yeterlidir. Kişinin kendi kışkırtması ile bu saldırıya neden olup olmadığının da bir önemi bulunmamaktadır. Saldırı fiziken gerçekleşmelidir. Bu nedenle sözlü saldırılar bakımından meşru müdafaa yapılamaz. Sözlü saldırıda bulunulması halinde haksız tahrik yönünden bir değerlendirme yapılabilmektedir. Meşru müdafaa şartları arasında bu durum da yer almaktadır.
  • Saldırı Haksız Olmalıdır: TCK’da meşru müdafaanın uygulanabilmesi için haksız bir saldırının varlığından söz edilmiştir. Haksız saldırı ile saldırıda haksızlık ve hukuka aykırılığın bir arada bulunması kastedilmiştir. Bu nedenle saldırının hukuka uygunluk gerekçesi bulunuyorsa meşru müdafaadan söz edilemez. Örneğin, intihar etmek isteyen bir kimseye müdahale ederken güç kullanılması halinde, intihar eden şahsın kendisini engellemeye çalışan kişiye karşı savunma yaparak darp etmesi halinde, darp fiili için meşru müdafaa hükümleri uygulanamaz. Ayrıca kasıtlı hareketlerle saldırıya sebebiyet veren kişilerin yaptıkları savunma meşru müdafaa olarak kabul edilemez. Örneğin hasmını yaralama niyetinde olan kişinin belirli bir plan dahilinde hasmını kışkırtarak kendisine saldırmasına sebebiyet vermesi halinde, saldırıya uğrayan meşru müdafaadan yararlanamaz. Meşru müdafaa şartları arasında bu da bulunmaktadır.
  • Saldırı Bir Hakka Yönelik Olmalıdır: Meşru müdafaa şartları arasında meşru müdafaanın bir hakkı korumak için yapılması yer almaktadır. Hak kavramından anlaşılması gereken bireylerin anayasa ile güvence altına alınmış temel hak ve özgürlükleridir. Savunmanın meşru sayılması için saldırıda bulunulan hakkın hukuk düzeni tarafından korunan bir hak olması gerekmektedir. Bu nedenle failin, meşru savunma ile korunması mümkün olmayan bir hakkı koruması halinde meşru savunma hükümlerinden yararlanması mümkün değildir. Örneğin, komşusunun arazisinde sahip olduğu geçit hakkının kapatılmasına karşı komşusunu darp eden fail meşru müdafaa hükümlerinden yararlanamaz. Çünkü saldırı meşru savunma ile korunabilecek bir hakka yönelik yapılmamıştır.
  • Saldırı Halen Mevcut Olmalıdır: Meşru savunma yapabilmek için hâlihazırda mevcut bir saldırı olmalı yahut o an şart ve koşullara göre gerçekleşmesi çok muhtemel veya tekrarı çok muhtemel bir saldırı olmalıdır. Yani kişi saldırıya uğradığının veya uğrayacak olduğunun bariz bir şekilde ortada olması durumunda meşru savunma yapılabilir. Ancak saldırı bittikten sonra artık meşru savunma adı altında bir fiil işlenmesi mümkün değildir. Saldırı bittikten sonra meşru müdafaaya dayanarak saldırıda bulunan kişi meşru müdafaa hükümlerinden yani cezasızlık halinden yararlanamaz. Meşru müdafaa cezası ile karşılaşabilir.

Savunmaya İlişkin Koşullar

  • Savunmada Zorunluluk Bulunmalıdır:Meşru müdafaa şartları arasında yer alan bir diğer durum savunmada zorunluluk bulunmasıdır. Saldırıya uğrayanın bu saldırıdan kurtulmak için başka çaresinin bulunmaması gerekmektedir. Yani saldırıya uğrayanın meşru müdafaadan başka hareket olanağı bulunmamalı, tek kurtuluşu meşru müdafaa olmalıdır. Zorunluluk halinin bulunup bulunmadığına yönelik değerlendirme objektif olarak değil sübjektif olarak yapılmalıdır. Ayrıca kaçmamak meşru müdafaanın uygulanmayacağı anlamına gelmemektedir.
  • Savunma Orantılı Olmalıdır: Savunma saldırıyı etkisiz hale getirmenin önüne geçmemelidir. Zarar verilen ve savunulmak istenilen hukuksal yarar arasında aşırı bir ölçüsüzlük bulunmamalıdır. Ancak saldırı ve savunmada aynı araçların kullanılması da zorunlu değildir. Elinde bıçak olan bir saldırgana karşı silahla meşru müdafaada bulunmak mümkündür. Fakat elinde bıçak olan saldırganı durdurmak için havaya ateş etmek veya bacağından vurmak yerine, kalbini hedef alarak ateş etmek savunmayı ölçüsüz kılacağından meşru müdafaa halinin varlığından söz edilemeyecektir. Savunma ile saldırı arasındaki ölçü her somut olay bakımından ayrı değerlendirilecektir. Meşru müdafaa şartları arasında bir diğer husus da budur.
  • Savunma Saldırana Karşı Yapılmalıdır: Savunma saldırıyı gerçekleştirene karşı yapılmalıdır. Saldırıyı gerçekleştirenin yanındaki bir kişiye karşı savunmada bulunulması halinde bu savunma meşru sayılmayacaktır.

Bahsettiğimiz meşru müdafaa şartları dışındaki sebeplerde meşru müdafaa sınırının aşılması söz konusu olabilir, bu da meşru müdafaa cezası gerektirebilir.

Saldırganın Ehliyetsiz Olması Meşru Müdafaa Haline Engel Midir?

Saldırganın özelliklerinin meşru müdafaa bakımından bir önemi bulunmamaktadır. Saldırı kimden gelirse gelsin bu saldırıya karşı diğer şartların da mevcut olması halinde meşru müdafaada bulunulabilir. Bu nedenle saldırganın ehliyetsiz olması veya yaşının küçük olması bu saldırıya karşı meşru müdafaada bulunulmasına engel değildir.

Meşru Müdafaa İle Bir Başkasına Ait Olan Hak Korunabilir Mi?

Meşru müdafaa ile korunmak istenen hakkın faile veya bir başkasına ait olmasının hiçbir önemi yoktur. Bu nedenle bir başkasına yönelmiş olan saldırı için de eğer şartları bulunuluyorsa meşru müdafaa hükümlerinin uygulanması mümkündür. 

Meşru Müdafaada Sınırın Aşılması Halinde Ne Olur?

Meşru savunmada sınırın aşılması farklı şekillerde olabilir. Meşru müdafaa sınırın aşılması şu şekilde olabilmektedir:

  • Meşru Müdafaada Sınırın Heyecanla Aşılması Hali:

Türk Ceza Kanunu madde 27/2’ye göre meşru savunmada sınır aşıldığı zaman bu durum heyecan, korku veya telaştan ötürü gerçekleşmişse kişiye yine ceza verilmemektedir. Normal şartlarda bu tür meşru müdafaa sınırın aşılması halinde kişiye taksirli suçtan ötürü ceza verilmekte iken meşru müdafaa söz konusu olduğu zaman kişiye ceza verilmemektedir.

Bunun nedeni kişinin bu tür heyecan, korku veya telaş durumlarında davranışlarını yönlendirme yeteneğine sahip olmamasıdır. Heyecan, korku ve telaş ile sınırın aşılmış olmasında değerlendirme yapılırken sübjektif değerlendirme yapılmaz, ortalama bir insanın duyacağı heyecan gözetilir. Yani hayatın olağan akışı içerisinde makul olmayan bir heyecanlanma ile işlenen fiilden ötürü kişi cezalandırılabilir.

  • Meşru Müdafaada Sınırın Hata İle Aşılma Hali:

Meşru müdafaa sınırın aşılması durumun hata ile de gerçekleşebilir. Fail meşru savunmanın maddi koşullarında hataya düşmüş olabilir. Haksız bir saldırı olduğu düşüncesine kapılarak bir savunmada bulunmuş olabilir. Yahut saldırıya ilişkin diğer şartlar oluşmamasına rağmen öyle zannedebilir. Bu durumda hataya düşülmüş olur. Bu durumda kişi kasten bir suç işlemiş olmaz ancak işlediği suçun taksirle işlenebiliyor olması halinde taksirli suçtan sorumlu olur. Ancak suç teşkil eden savunma fiili taksirle işlenebilen bir suç değilse o zaman yine kişi cezalandırılmaz.

  • Meşru Müdafaada Sınırın Kasten Aşılması Hali:

Meşru savunmada sınır kasten aşılmışsa yani saldırgana karşı onun saldırısını defedecek düzeyde değil de daha ağır bir fiil kasten yapılmışsa, o zaman kasten o işlenen fiilden sorumlu olunur.

Meşru müdafaa sınırın aşılması hallerinde kişinin nasıl cezalandırılacağına dair bir özet yapmak gerekirse;

Meşru Müdafaada Sınırın Aşılması

Meşru Müdafaa Cezalandırma

Meşru savunma ölçülü ise

Ceza verilmez

Sınır kasten aşılmışsa

Kasten işlenen suçtan tam ceza verilir

Sınır heyecanla aşılmışsa

Kişi yine cezalandırılmaz

Sınır hata ile aşılmışsa

Suçun taksirli hali kanunda varsa  taksirle işlenmiş gibi ceza verilir

 

Meşru müdafaa nedir, meşru müdafaa sınırın aşılması ne demek ya da meşru müdafaa şartları neler gibi konularda detaylı bilgi almak istiyorsanız bize ulaşabilirsiniz.

[widget-129]

Yorum Yap

İletişime Geç
İletişime Geç +90 (531) 582 69 34